Teknoloji

Meta’nın Yeni Yüz Tanıma Teknolojisi ve Gizlilik Endişeleri Neler?

Meta, yüz tanıma teknolojisine yönelik tutumunu yeniden gözden geçiriyor. Yeni gelişmeler, Trump 2.0 dönemi etkileri çerçevesinde teknoloji ve gizlilik alanında önemli bir tartışma zemini oluşturuyor. İngiliz basınında yer alan haberin detaylarına göre, Meta’nın ilk akıllı gözlük versiyonunda yer vermeyi düşündüğü ancak son anda vazgeçilen yüz tanıma teknolojisi, artık farklı yönlere evriliyor. Şirket akıllı gözlüklere entegre edilecek yazılımlarda, etrafındaki kişilerin yüzlerini tanıyıp isimlendirebilecek özellikler üzerinde çalışmalarını sürdürüyor.

İlk etapta yüz tanımayı, akıllı gözlükler ile donatılan yapay zeka desteği sayesinde gerçekleştirmeyi plan eden Meta, bu özelliği ilerleyen dönemlerde yapay zeka destekli kulaklık gibi diğer taşınabilir cihazlara da entegre etmeyi düşünüyor. Gözlüklerde kullanılan bu sistem, şirket içindeki “super sensing" adı verilen proje kapsamında geliştiriliyor. Bu teknoloji, mevcut akıllı gözlüklerde yer alan ve yalnızca yarım saat boyunca aktif kalabilen canlı yapay zeka destekli işlevlere kıyasla, gelecekte saatlerce çalışabilecek bir performans ortaya koymayı hedefliyor.

Meta tarafından geliştirilen “super sensing" modu, varsayılan olarak etkinleştirilmek yerine, kullanıcının isteğiyle aktif edilebilecek ancak gözlük kullanan kişinin bulunduğu çevredeki kimlikler, izinsiz olarak taranacak ve tanımlanacak. Bu durum, kişisel mahremiyet açısından farklı soru işaretlerini beraberinde getirebilir. Mevcut Ray Ban Meta gözlüklerinde, kayda almanın başladığını gösteren bir ışık bulunmasına rağmen, gelişmekte olan bu yeni teknoloji kapsamında ışığın aktif hale getirilip getirilmeyeceği konusunda henüz net bir karar verilmiş değil.

Teknolojinin olanakları göz önüne alındığında, kullanıcıya sunulan akıllı cihazların çevresinde bulunan kişilerin bilgilerini anında hatırlayabilecek yapıda olması oldukça cazip görünebilir. Ancak bu durum, etrafta bulunan bireylerin onayı olmaksızın yüzlerinin taranması ve isimlerinin anında tanımlanması sebebiyle, gizlilik endişelerini de artırıyor. Özellikle, kişilerin farkında olmadan bilgi toplama faaliyetlerinin yoğunlaşması, kullanıcı özgürlüğü ve veri güvenliği konularında merak uyandırıyor.

Ayrıca, Meta’nın gizlilik politikalarında yapılan son güncelleme de dikkat çekiyor. Şirket, neredeyse tüm kullanıcılar için akıllı gözlüklerin varsayılan olarak yapay zeka özellikleriyle çalışmasını zorunlu kılıyor. Kullanıcıların “Hey Meta!" tetikleme ifadesini devre dışı bırakarak bu özelliği kapatma imkanı olsa da, artık kullanıcılar, sesli kayıtlarının depolanmasına ve bu veriler üzerinde eğitim süreçlerinin yürütülmesine izin vermek zorunda kalıyor. Bu adım, teknoloji devinin gizlilik konusundaki yaklaşımını yeniden tartışmaya açıyor.

Bu gelişmeler, mevcut Federal Ticaret Komisyonu (FTC) üyesi Melissa Holyoak’un “esnek, risk bazlı bir yaklaşım" benimseyerek büyük şirketlerin kar elde etmelerini sağlayacak düzenleyici adımlarla destekleniyor. Trump’ın yeniden seçilmesinin ardından, teknoloji sektöründeki bu dönüşüm süreçleri, hem hayranları hem de eleştirmenleri tarafından yakından takip ediliyor. Meta’nın akıllı cihazlarda uygulamayı planladığı bu radikal teknolojik yenilikler, hem kullanıcı deneyimini dönüştürme hem de çevredeki kişilerin mahremiyetini zayıflatma potansiyeli taşıyor.

Göz önünde bulundurulan bu değişiklikler, Meta’nın yenilikçi adımlarının getirdiği fırsatlarla birlikte, beraberinde önemli etik ve hukuki tartışmaları da gündeme taşıyor. Teknoloji tutkunları ve gizlilik savunucuları, bu gelişmeleri yakından izlerken, akıllı cihazların geleceğinde nelerin değişeceği konusunda fikir alışverişinde bulunmaya devam ediyor.

Paylaş: